Yayında 4 yıl önce
Biz bu filmi DoÄŸu Ekspresi deneyimimiz öncesinde izlemiÅŸ bulunduk (Allahtan Train to Busan’ı sonra izlemiÅŸiz), gerçekten yolculuk boyunca ne zaman ön vagonlara gitmemiz gerekse aklımızda bu film vardı çünkü Snowpiercer’ın tamamı bir trenin içinde geçiyor. Üstelik kendisini otomatik olarak sevmeye programlı izlememiz için bir sebep de sunuyor; Tilda Swinton! Tek mekanda geçen filmleri izlemek konusunda herhangi bir endiÅŸeniz var ise onu bir kenara atın, çünkü öyle tahmin ettiÄŸiniz gibi bir ÅŸey deÄŸil. Senaryosu gerçekten orijinal, üstelik distopik ve post apokaliptik (amaan iÅŸte dünyanın sonu gelmeli, felaket sonrası temalı filmler, illa süslemeye gerek yok) filmlerden hoÅŸlanıyorsanız mutlaka ilginizi çekecektir. Film dünyanın tekrar buzul çağına döndüÄŸü bir dönemde, dünyada yalnızca belli sayıda insanın kaldığı ve bu insanların hepsinin de dünyanın etrafını hiç durmadan dönüp duran bir trenin içinde olduÄŸu bir durumu konu alıyor. Dışarıda o hava koÅŸullarında yaÅŸamı sürdürmenin mümkün olmadığı bir dönem. Üstelik trenin içinde bir sınıf sistemi söz konusu ve insanlar vagonlara bu sınıflara göre yerleÅŸtirilmiÅŸler. Bizce senaryo müthiÅŸ! DoÄŸruyu söylemek gerekirse yer yer “böyle bir senaryoya daha iyi bir film yapılabilirdi sanki” gibi bir düÅŸünceye kapılıyorsunuz, ancak bizce gerek alt metni, gerek orijinalliÄŸi sebebiyle güzel kabul edilebilecek bir filmdi, önerimizdir.