Türkiye'de vampir dizisi mi olur diyenler de oldu artık ön yargılı olmayan diyenler de. Bizse izledik ve eleştirdik.

Neden kimse Clark Kent'in Superman olduğunu anlamıyor? https://goo.gl/fm5Ga9
Yapay zeka dünyayı böyle ele geçirebilir: https://goo.gl/84Ed6f
Bu Sahnede Kamera Nerde? https://goo.gl/9qMhE6
Bim Film Çekerse (Uganda): https://goo.gl/yu9KH7
Nüfusun %50'sini Öldürmek - Thanos: https://goo.gl/pYQe16

Instagram sayfamız: https://goo.gl/UWFPG4
Twitter: https://twitter.com/filmelestiriler

Televizyondaki dizilerin de gelişmesini istiyoruz ama gerçekten hayatımızın hiçbir noktasında her şeyin uzatıldığı 3 saatlik dizileri izlemek istemiyoruz. Bizce sinema ve dizi sektöründe harika işler çıkarabilecek çoğu insan yılın 40 haftası 2 saatlik bölüm çektiği için harcanıyor.

Neyse, Blutv ülkemizin internet dizileri bakımından en agresif isim sayılabilir. Kendilerinin iyi işleri de oldu kötü işleri de.

Ancak en ilginç hamleleri ve en popüler dizileri Adana Sıfır Bir oldu. Youtubeda kendi imkanlarıyla dizi çeken insanları bulup onlara daha iyi bir bütçe verdiler ve iyi bir kitle kazandılar. Yüksek profilli oyuncularla değişik işler deneyen bir platformun en çok tutan ve devam eden dizisinin böyle bir proje olmasıysa gerçekten değişik.

Neyse, kısacası internet dizileri iyi veya kötü olabiliyor. Zaten sihirli bir değnek gibi bir anda her şeyi değiştiremezlerdi. 3 saatlik dizi çekmek zor ama 40 dakikalık iyi bir dizi çekmek de zor. Gerçekten iyi bir film çekmenin ne kadar zor olduğunu tahmin edemezsiniz. Bunun farkına varmak için Netflix'te yer alan çok kötü filmleri izleyip ağlayabilirsiniz.1

İnternet dizilerinin en büyük artısı riski alınabilir projeler olmaları. 5 tane ortalama dizi yerine 4 tane rezil, 1 tane harika dizi izlemeyi tercih ederim. Bunun yolu da risk almaktan geçiyor. Bu sebeple dizinin yapımcılarına teşekkür ediyoruz.

Ancak sırf bir proje risk aldı diye bu bizim projeyi konuşurken sevdiğimiz ve sevmediğimiz noktalarını belirtmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Tam tersine, bu tür işlerin gelişmesi ve konuşulması gerektiğini düşünüyoruz. Öbür yandan, Yaşamayanlar'ın Türkiye'nin ilk vampir dizisi olması risk almanın iyi olması dışında bize bir şey ifade etmiyor. Dizi iyi olsun yeter. Yoksa, bir şeyde ilk olmak çok da zor değil. İsterseniz başrol çocuğun ilkokula giderken sarışın olduğu ama 3. bölümde saçını pembeye boyattığı ilk diziyi de çekebilirsiniz. Her şey ilk olabilir. Banane. Neyse, bu gereksiz pasif agresif düşüncelerin ardından diziye geçelim.

Yaşamayanlar, İstanbul'da yaşayan vampirleri anlatıyor. Dizinin tam bir başrolü yok. Ön planda insanlardan üstün olduğunu düşünen artist bir vampir Dmitri var. Onun dışında daha barışçıl vampirlere de sahibiz. Kendini gizlemeye çalışan vampir dünyasında Magneto ve Xavier'ın çatışmasına benzer bir çatışma yaratmışlar. Bu ilk iki bölümde çok işlenmemiş olsa da iyi.

Peki diziyi nasıl bulduk? Açıkçası kafamız biraz karışık.
Beğendiğimiz şeyler de oldu beğenmediğimiz şeyler de. Ama diziye ilerki bölümlerde devam edeceğimizi zannetmiyoruz.

İyi şeylerden başlayalım.

Vampirlerin gizlenme olayı güzel. Vampirlerin hikayesinin insanlara bağlandığı grubun hikayesi de güzel. Kısacası konsept ve dizinin yapmayı düşündüğü şeyleri beğendik.

Diyaloğun olmadığı bazı sahneler de gerçekten güzel çekilmişti. İnsanların duygularını ve ne yapmaya çalıştıklarını güzel aktarıyorlardı.

Dizinin yaratmaya çalıştığı karanlık ve neon atmosfer de enteresan. Ayrıca vampir hikayesi anlatılırken birkaç politik ve toplumsal olaya da gönderme yapıyorlar.

Peki neden bunlara rağmen diziyi benimseyemedik. İlk 2 bölümde karakterlere önem veremedik ve gelecekleri ilgimizi çekmedi.

Vampirlerin İstanbul'da olması fikri güzel olsa da dizi İstanbul'da geçiyor gibi değildi. Ayrıca dizi geçmişte bir şey anlatmaya çalışsa da bir anda vampirlerin günlük hayatına giriyor ve bunu bize tam anlatamıyor. Televizyonda kanal değiştirirken hiç bilmediğiniz bir dizinin 6. bölümünü izliyorsunuz gibi oluyor. Eğer yeterince gizemli bir ortam yaratabilseler bu bir sıkıntı olmaz

Oyunculuklar da senaryo yüzünden tam olarak oturmamış gibiydi. Dediğimiz gibi, karakterlere çok alışamadık. Olay örgüsü bize sürekli bu neden oluyor, bunu neden söylüyorlar dedirtti. Ayrıca dizi iyi konuları ele alıyor gibi dursa da konuları çok temposuz işliyor. 2 bölümü düşünürsek hem karakterleri tanıyamadık hem de çok bir şey yaşandı.

Bakalım Netflix'in Türkiye dizisi nasıl olacak. Dizinin yönetmeniyle yaptığımız röportajı ve Clark Kent'in gözlük takmasının saçma nedenini cevapladığımız videoyu izlemeyi unutmayın. Ayrıca instagram sayfamızda şu gibi fotoğrafları bulup beğenebilirsiniz.

Hoşçakalın

#filmegitmedenönce #YAŞAMAYANLAR